21 Aralık 2016 Çarşamba

Afrodizyaklar

Afrodizyaklar Günümüzde, stresten uzak durmak neredeyse imkansız bir hal almıştır. Yolda, sokakta, işte hatta evde bile stresle yaşar hale geldik. Bu da insanların yaşamını her yönden olumsuz olarak etkilemektedir. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için hem stresten uzak durmalı hem de beslenmemize dikkat etmeliyiz. Bazı besinler doğal afrodizyak özelliği göstermektedir. Bu yönde bir sorun yaşıyorsak bu besinleri yememeye özen göstermeliyiz. Cinsel bezleri çalıştıran arı sütü kullanımından itibaren etkisini göstermektedir. Bir çok yönden faydalı olan bal bu alanda da olumlu etkisini insanlar üzerinde göstermektedir. Bal eski tarihten beri güçlü bir afradizyak olarak kullanılmıştır.

Ginseng uzun yıllardı Çin’de ilaç yapımında kullanılmıştır. Ginseng insanlara güç verir, yaşlanmayı yavaşlatır ve hormanal sistemi uyarıcı etkisi vardır. İçinde insana mutluluk veren kafein bulunan çikolata da insanı güçlendirir ve harekete geçirir. Bunların dışında güçlü afrodizyaklardan biri de karanfildir. Yorgunluğu alır vücuda dinçlik verici etkisi vardır. Günlük yaşantımızda tükettiğimiz domates, maydanoz, armut, limon, muz, roka, sarımsak, salatalık, soğan, çilek de afrodizyak özelliği taşıyan besinlerdendir.

Afrodizyak nedir? afrodizyaklari AfrodizyaklarSeks arzusunu, isteğini ve zevkini arttırabilecek her türlü maddeye veya harekete afrodizyak denir. Bu bazen yenen bir meyvenin gösterdiği bir etkiyken bazen de bir parfümün kokusu bile olabilir. Aslında eğer bir şey sizin cinsel arzunuzu olumlu yönde etkiliyorsa bu afrodizyaktır. Bütün eski kültürlerin hepsinde kendine özgü afrodizyakları vardır. Aslında bunların temelinde şehveti ve zevki artırma amacı vardır. İnsanların çok eski zamanlardan beri düşündüklerinden biri de olağanüstü cinsel güce sahip olmaktır. Afrodizyak kelime olarak adını Eski Yunan’lıların Aşk Tanrıçası Afrodit’tenalmıştır .

   Sağlıklı bir cinsel hayatın olması için çiftlerin hem bedensel hem de ruhsal yönden sağlıklı olmaları gerekir. Tabi ki bunların başında stresten uzak ve kafanın rahat olması gerekir. Bunların yanında dengeli beslenmenin de büyük bir etkisi vardır. Kullanılan afrodizyakların etki alanları da farklılık göstermektedir. Bunların bazıları beyindeki belli merkezlerde etki yaparken bazıları ise direkt olarak cinsel organların sinirleri üzerinde etki gösterirler.

">Reklam iz.

</p>
<p><a href="<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/468x60.jpg"></a>

   NOT: Verilen önerileri kullanmak süreklilik taşımamalıdır. Verilen ölçüler ve ne kadar kullanılması gerektiği uyarılarına uyunuz. Verilen öneriler herkeste aynı etkiyi yapmayabilir.

Doğal Afrodizyak Önerileri

Bir litre suyun içine bir yemek kaşığı adaçayı, bir tatlı kaşığı karanfil katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek yatmadan bir saat kadar önce arzuya göre bal ile tatlandırılarak bir çay fincanı içilir.

   Bir havanın içine bir avuç badem içi bir tatlı kaşığı karanfil katılıp iyice dövüldükten sonra bir çay bardağı süzme bal ilave edilip günde iki kez sabah ve akşam olmak üzere bir tatlı kaşığı yenilir.

   Bir litre suyun içine ince kıyılmış bir avuç ardıç otu katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde bir su bardağı içilir.

   Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı kekik katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde iki kez sabah ve akşam içilir.

   Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı anason katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek akşam yemeklerinden yarım saat sonra içilir.

   Bir litre sütün içine yıkanmış ve ezilmiş dört adet yaş incir katılıp kaynatılmasının ardından süzülmeden günde üç su bardağı içilir.

   Bir çay fincanı kaynar suyun içine havanda dövülerek ufalanmış bir çay kaşığı kişniş tohumu katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün yarımşar çay fincanı içilir.

   Bir çay fincanı kaynar suyun içine havanda dövülerek ufalanmış bir çay kaşığı güvercin otu katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün yarımşar çay fincanı içilir.

   Afrodizyaklar

    Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı toz tarçın katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün yarımşar çay fincanı içilir.

   Havanda dövülerek toz haline getirilmiş bir tatlı kaşığı hint biberi bir çorba kaşığı süzme bal ile karıştırılıp bir defada yenilir.

   Bir çay fincanı kaynar suyun içine bir çay kaşığı toz kimyon katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek akşam yemeklerinden yarım saat sonra içilir.

    Bir çay fincanı kaynar suyun içine havanda dövülerek ufalanmış bir çay kaşığı hardal tohumu katılıp demlenmesi için kısa bir süre beklendikten sonra süzülerek günde üç öğün yarımşar çay fincanı içilir.

   Bir litre suyun içine ince kıyılmış bir avuç maydanoz katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde iki kez sabah ve akşam birer çay fincanı içilir.

   Bir litre suyun içine ince kıyılmış bir avuç ince kıyılmış dere otu katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde üç öğün birer çay bardağı içilir.

   Bir litre suyun içine birer avuç iğde ve çiçekleri katılıp kaynatılmasının ardından süzülerek günde üç öğün birer kahve fincanı içilir.

</p>
<p><a href="<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/468x60.jpg"></a>


Daha detaylar icin
Tiklayiniz

31 Ekim 2014 Cuma

ALLAH'ın Sıfatları



SORU: Allahımızın sıfatları kaça ayrılır ve kaçtanedir?
Cevap: Allahımızın sıfatları iki kısma ayrılır ve 14 tanedir. Bunların 6 tanesı Sıfâtı zâtiye 8 tanesi Sıfâtı Subutiyyeddir

SIFATI ZATİYYELER
1-Vucud: Varolmak demektir.
2- Kıdem : Evveli yoktur.
3-Baka: Sonu yoktur.
4-Vahdâniyyet: Birdir
5- Havadise muhalefet : sonradan yaratılanlara
    benzemez
6-Kıyam bizatihi: Kendi zatının müktezasıdır. Var olmak için hiç kimseye ihtiyacı yoktur.

SIFAT1 SUBUTİYYELER
1-Hayat: Diridir.
2-İlim: Bilicidir
3- Semi : İşiticidir.
4-Basar: Görücüdür.
5-İrade: Dilediğini yapar.
 6-Kudret: Herşeye gücü yeter.
 7-Kelam: Konuşucudur.
 8-Tekvin : Bütün mahlukâtı yaratandır.

28 Ekim 2014 Salı

Efendimizin Gönlündeki Sırlar





Efendimizin Gönlündeki Sirlar Fahr-i Kainat Efendimizin ahlakindaki sonsuz güzellik, insanlik meziyetleri konusundaki akil almaz ihtisam, asil manevi sirrini onun gönlündeki esrardan alir. Yani Fahr-i .Kainat Efendimizin gönlündeki esrari anlayamazsak onun ne kadar mükemmel oldugunu kavrayamayiz. Fahr-i Kainat Efendimizin bu gönül sirrini anlamak için yaratilisin zamandan önceki devrine. yani elest ve ezele dönmemiz lazim. Evrenin yaratilisi. bütün varliklarin yavas yavas sergilenisi. zamandan çok önce, "ezel" dedigimiz öncesi, zaman ötesi bir planda zuhur etmistir.

 Cenab-i Hak, yarattigi mahlûkatin kendisine olan yakînligini özel bir imtihanla tespit etmek istemistir. Çünkü bütün varliklar alem-i kesrete döndükten sonra, kendisine has bir benlik duygusuna düserler ki. bu benlik duygusu insanlarda nefis seklinde tezahür eder. Bunu fizikte bir direnç seklinde. çesitli canlilarda da kendini koruma seklinde görüyoruz. Ama. hepsinin ötesinde melekler ve ruhlar da dahil olmak üzere bütün varliklarin Cenab-i Hakka karsi pozisyonlari fevkalade önemlidir. Fahr-i Kainat Efendimizin insanliga ögrettigi o müthis "La ilahe illallah" sirrinin ezelde de bütün varliklar tarafindan ne denli benimsendigi Allah'in "elest" imtihaninda belli olmustur. Kendisinde ufak tefek kisilik gören varliklar, Cenab-i Hakkin, "Ben, sizin Rabbiniz degil miyim?" emrinin azameti karsisinda bir anlamda panige düsmüslerdir.

Çünkü bu emir, kendi varliklarini yok eden bir emirdir. "Elestübi Rabbiküm" (Ben, sizin Rabbiniz degil miyim?) emri, bir danisma veya onlardan bir cevap almanin çok ötesinde, bütün varliklarin kendilerinin benlik ve kisilik tasimasinin mümkün olamayacagini beyan eden Ilâhi bir emirdir. Bunun için böyle bir emir karsisinda varliklarin panige düsmesi ve hemen, "Evet," yani "Beli" diyememeleri bir anlamda esyanin tabiatindandir. Ama, Allah istiyordu ki, esyanin tabiatindaki bu hadiseye ragmen varliklar "Beli" desin.

Bir baska anlamda, biri çiksin. "Evet, sen Rabbimizsin, Senden baska hiçbir sey yok" desin. Bu hikmeti kazanmak ise çok zor bir operasyondur. Yani kendi benliginden vazgeçmek, kendi varligini yok saymak sirri ki, iste bu sir Fahr-i Kainat Efendimizin gönlünden parladi. Fahr-i Kainat Efendimizin gönlünden parladigi için de, dogrudan dogruya kesretle var olan bir varlik, bir anlamda vahdetin sirrini, daha dogrusu Cenab-i Hakkin zatiyetini yansitti.

 Cenab-i Hakkin bir yerde zatiyetinin yansiyabilmesi için orada tam bir mahviyet tesekkül etmesi gerekir. Iste Fahr-i Kainat Efendimizin gönlündeki hususiyet budur. Fahr-i Kainat Efendimiz, özünün de özünde, iç dünyasinin da iç dünyasinda öyle bir mahviyet tesekkül ettirdi ki, bu mahviyet Cenab-i Hakkin o muazzam zatiyet cereyaninin tecellisine sebep oldu. Bu tecelli ile birlikte ruh-u Muhammedi, gönl-ü Muhammedi yaratilmis oldu, yani ayri bir nakis, ayri bir yansima oldu. Bu yansimanin esrarin da Fahr-i Kainat Efendimizin ahlakindaki kalb-i Muhammedi sirri tesekkül etti ki, bu kalb-i Muhammedi sirri, bütün varliklari kurtarma operasyonuydu. Fahr-i Kainat Efendimiz, kendisini mahviyetle yok sayarken, amaci, bütün varliklari kurtarip Allah'a karsi "Evet" demelerini mümkün kilmakti.

Ondan dolayidir ki, Efendimiz, ezelden tâ ebede kadar bu hususiyetini korumustur koruyacaktir. Çünkü onun gönlü, bütün varliktan kurtarmak için kendisinin kisiligini yok eden bir fedakarliga sahipti. Iste bu yüzden kalb-i Muhammedi "bütün beseriyeti kurtarma azmiyle, süphesiz ki insanlar basta olmak üzere Cenab-i Hakka muhatap kilma hazziyla çarpar. Bundan dolayidir ki, Fahr-i Kainat Efendimizin insanlik sevgisini kavrayabilmek mümkün degildir. Her insanin mutlaka kurtulup, Cenab-i Hakkin ebedde verecegi sonsuz nimetlerden istifade etmesini ister. Bu, kalb-i Muhammedi'nin "elest"teki coskusudur.

Bu cosku, Fahr-i Kainat Efendimizin yeryüzündeki zaman süreci içerisinde ahlak-i Muhammedi seklinde tezahür etmistir. Her türlü merhamet, her türlü infak hikmetleri, hep bu kalb-i Muhammedinin insanlari kurtarma sirrindan dogar. Fahr-i Kainat Efendimizin hayat süresinde bunu aksettirmesi, kendisinin arzu ettigi, yahut güzel gördügü seyi baskasinin sahip olmasi duygusu ile yansitmistir ki. Hiçbir varlik, güzel gördügü, hosuna giden herhangi bir seyi kendisinin disinda görme zevkine ulasamaz.

 Mutlaka kendi zevki içerisinde mütalaa etmek ister. Bu yalniz Fahr-i Kainat Efendimize mahsus bir hadisedir. Onun içindir ki, Fahr-i Kainat Efendimiz yeryüzüne tesrif ettikleri zaman, "Ümmetim!" diye seslenmistir. Daha ilk nefesini, ilk oksijeni aldigi zaman, "Ümmetim!" diye seslenmistir. Buradaki ümmetimden murad, "Elest Meclisi"nde kendisi ile beraber hamd niyazina istirak kabiliyeti olan, gönüllerinde titresim olan, yahut kalb-i Muhammedîden çikan cereyani kendi ekranina aksettirebilen varliklardir ki, iste bunlar mü'minlerin, Müslümanlarin çekirdegidir.

Bu çekirdege yansiyan sefkat-i Muhammedi öylesine coskulu yansimistir ki, gerek Islamiyeti teblig ettigi siralarda, gerek ondan sonra, mümkün oldugu kadar büyük kadrolarin Allah'a takdimi için akil almaz bir çaba, akil almaz bir yorgunluk sebebi olacak yipranmanin her türlüsünü göze almistir. Çünkü Fahr-i Kainat Efendimiz nasil "Elest"te kendisini yok sayarak insanlari ve diger mahlûklari kurtarmis, Allah'a takdim etmis, onlarin "La ilâhe illallah" diyebilmelerini gönlünden verdigi cereyanla saglamissa, hayatta yasadigi Asr-i Saadet zaman

dilimindeki tüm hadi Efendimizin müteaddit tebliglerine karsilik Cenab-i Hakkin kendisine hitabinda, "Habibim, ben sana bir defa teblig et dedim. Sen yüzlerce defa teblig ediyorsun ve kendini öldürecekmis gibi büyük bir coskuyla bu isin içindesin" demesinden adeta üzüldügünü hissediyoruz. Fahr-i Kainat Efendimizin bu hikmeti insanlik sevgisinin temelidir. Yani hiç kimse bir insani Efendimiz gibi sevemez. Varliklari Allah'in o sonsuz kudretinin karsisinda var tutan Fahr-i Kainat Efendimizin gönlündeki cereyandir.

Bu gönlündeki cereyanin esrarini birçok maddesel hadiselerde bile görüyoruz. Galaksilerin dönmesi, güneslerin, yildizlarin birbirlerine olan cazibeleri, özellikle de atom ve çekirdeginin seyri sirasindaki varolus sirri, tamamen Fahr-i Kainat Efendimizin cereyanindan dogar. Bunu bir misalle hatirlatmak yerinde olur. Bir elektron, atom çekirdeginin müthis manyetik cazibesi içerisinde, elips dedigimiz yumurta biçiminde yörüngede döndügü için, dönüs çizgilerinin fizik ve geometrik zorluklarina ugrar. Yani bu elipsin merkeze uzak noktalarinda hizini azaltmak, yakin noktalarda ise arttirmak zorundadir.

Böyle bir çeliski, elektronun saniyede yüz bin defa atom çekirdegi etrafinda dönmesi için fevkalade içinden çikilmaz bir zorluktur. Bu zorlugu asmanin formülünü "manyetik chip in" dedigimiz bu dört noktaya yaklastigi zaman elektronun çekirdege dogru secde eder gibi bir titresim yapmasina baglamaktadirlar ki, bu eletronun çekirdegi etrafindaki seyri sirasinda manyetik sipin olmazsa, elektronun ya çekirdege hizla çarpmasi, ya da uzak noktalara gidince firlayip uzaklasmasi lazim.

Bu seyrini tamamlayabilmesi, yani varligini sürdürebilmesi için manyetik chip in yapar ki, bu manyetik chip in Efendimizin bir anlamda ta "Elest"te varliklara yansittigi secdenin sirridir. Yani bir elektron Fahr-i Kaninat Efendimizin talimati ile secde ettigi için esya vardir. Bunlari taht-i tasarrufuna alan kalb-i Muhammedinin bizim için en iyi bilinmesi lazim gelen sirri, ilk insandan son insana kadar bütün insanlarin Cenab-i Hakka karsi yaptiklari her türlü harekatin iyi yaniyla da, kötü yaniyla da kalb-i Muhammediye aksetmesidir. Bu, çok müthis bir olaydir.

 Fahr-i Kainat Efendimizin gönlüne yansiyan bu hareketler onun sefkati ile yogrularak tekrar insanlarin kurtulmasina sebep olur. Bir 'mü'minin yaptigi bir hatada Fahr-i Kainat Efendimizin duydugu üzüntüyü hissettiginiz zaman, o mü'minin iman cereyani, Fahr-i Kainat Efendimize sevdasi devam ediyorsa kalb-i Muhammediden yeniden cereyan vererek onu düstügü yerden kurtarir. Binaenaleyh, kalb-i Muhammedi dedigimiz zaman, özellikle mü'minler açisindan bir noktayi çok iyi bilmemiz gerekir. Kalb-i Muhammedide bütün esyanin nizam bozukluklarindan Fahr-i Kainat Efendimiz rahatsiz olur. Yani bir galaksinin dönüsünde bir ariza olsa kalb-i Muhammedi rahatsiz olur.

Çünkü Cenab-i Hakka karsi bir tarz kefil oldugu esyanin, Ilahi nizamdaki rakslarindaki güzelligi seyretmek Allah'a büyük bir riza, büyük bir zevk vermektedir. Iste Fahr-i Kainat Efendimiz, bu Ilahi sevdanin bir an, çok ufak da olsa bir noktasinda hirpalanmasindan çok müteessir olur. Onun için bir mü'minin yaptigi her harekette Fahr-i Kainat Efendimizin gönlünü üzüp üzmedigini çok iyi hesap etmesi lazim gelir. Bizler, yaptigimiz hatalarda karsilikli özür dileriz. Bunun çok ötesinde her yaptigimiz hatada Fahr-i Kainat Efendimizin gönlünde özür dilememiz lazim gelir. Çünkü asil üzülen, müteessir olan odur. Bizlerin üzüntüleri sûnidir, aldaticidir, yalancidir, icabinda nefislerimize yöneliktir. Ama, Fahr-i Kainat Efendimizin gönlündeki üzüntüler dogrudan dogruya riza-yi Ilahinin, mukaddes zevk-i Ilahinin zedelenmesi. yahut da azalmasi tarzindaki üzüntülerdir ki, bunlar çok mühim hadiselerdir. Bu nedenle gerek Allah'a karsi, gerekse ahlak-i Muhammediye karsi bir hata yaptigimiz zaman, mutlaka kalb-i Muhammediden özür dilemeli, onun o üzüntüsünü silebilmek için elimizden geldigi kadar gayret göstererek tekrar ahlak-i Muhammedi halkasina, ahlak-i Muhammedi çizgisine dönebilmemiz lazim. Dincimiz

Ey Gönül Ölmedinse Uyan

en önemlisi ruh kapalı. Kalbin kapıları kapalı. Ne vardı bu kadar içine kapanacak? Bir de perdeler kapalı oralarda… Neleri kaçırdığının farkında mı oturduğu mekânlarda, yaşadığı bedende insan? Duyuyor musun, dinliyor musun beni? Hayat çağırıyor seni. Gönlünü dinle, kalbini dinle yürü, aklını dinle dur. Aç perdeleri tek tek. Önce ışığını, çok ama çok erkenden kapattığın o loş odaların, uykusuz gecelerin karanlığından çık kurtul ey ruhum. Mutluluk aradığın yerde değil, kaçmak kapanmak asla çıkar yol değil. Bir dene istersen, bir defacık olsun bir dene lütfen. Nelerin değiştiğini gör ve gül. Gül de, güller açılsın güller koksun her yanın. Biliyorum ezan vakitleri dışında duymadığın, duymak istemediğin, kendine yabancı kıldığın bütün seslerin, kalbine açılan yoldan içeriye girmesine izin ver. Uzaklardan gelen bir kırlangıç sesi, bir rüzgâr uğultusu… Eğer yeşermeye uygun bir tek duygun kalmışsa binlercesinin arasında, dirileceksin. Bir nefes alıp vereceksin, hayat kadar. Hayatının tamamı kadar bir nefes. Seni, yanına hayat çağırırken ölümün karanlık gecesine gömülmen neden? Göz ağlamak için, göz görüp de duygulanmak için, kalp yaşamanın çok ötesinde hissetmek için. Sen bütün duygularını boşuna kapamışsın. Kaç bakalım, kaç kendinden ve Rabbinden kaç Ama nereye kadar? Nereye gidersen git, o sonsuz rahmetin kucağındasın hep. Ve ondan başkada hiçbir yere kaçamayacaksın. Bir dene, aç şu perdeyi, aç şu gözlerinin önündeki o incecik perdeyi. Fırla yatağından, hayatının yanlış akan ırmağından. Yoksa denizlere kavuşmaz bu ırmak, bu hayat. Çevir yönünü ummanlara. Çöllerde kuruyup gitme. Pencerenden içeriye sızan ilk ışık, güneşten ve güneşin Sahibi'nden sana bir merhabadır, görüyorsun. Gülüyorsun şimdi değil mi? Başkaları nasıl yaşıyorsa, sen öyle yaşayamazsın. Sen ki en sıradan idealin bile bir düşeni kaldırmak idi. Şimdi, kendi girdabında boğulmak üzeresin. Eğer bir kapı varsa, bir pencere varsa önünde, aç artık. Işık dolacak içeriye, baştan aşağıya nurlar içinde kalacaksın, yıkanacaksın. Başka bir seçim yok senin için. Açacaksın, açacaksın ne varsa. Görmeni engelleyen her şeyi, aşacaksın. Perdeleri tek tek aralayacaksın. Hem senin için ne dualar edildiğini bir bilseydin, asla ümitsizlenmezdin. Bu yoldan niceleri geçtiler. Gidenlerin bir çoğu dönmediler. Sen, gayesiz yollarda yürüyenlerin yolcusu değilsin. Sen, uykusuz geceleri bıçak gibi bölen, paramparça edensin. Rabbin kapını ışıkla çaldı, gönlünü ilhamla kalbini sevgisiyle. Direnme artık boşuna, boş yere. İnadın sırası değil. Kapılar bile yok önünde, belki perdeler bile yok. Gözlerin hafif hafif bir aralansa, ilk defa ama ilk defa dünyaya gelen bir bebeğin tertemiz bir ruhun gözü ile bakabilsen, ah bir bakabilsen… Hayatı değiştirmek, yeniden bir sayfa açmak bu kadar kolayken bunca zorlara düşmek neden? Şimdi kalbinle değil nefsinle hesaplaşma vakti. Tut yakasından, vur yere şeytanın uşağını. Allah(c.c.)'ım, güzel Allah(c.c.)'ım. Sana gelmek ve koşmak isteyen bütün ruhların önündeki kapıları aç, ardına kadar aç lütfen… Her an yeniden yarattığın kâinata, her an yeniden bakabilen bir göz, onu, her an yeniden anlayabilen bir akıl ve her an yeniden hissedebilen bir kalp lûtfeyle. Niye korkak, niye kaçak, niye yalnız, niye uzak Sen'in rahmetinden bunca insan Allah(c.c.)'ım? Neden? Sen'den neden kaçıyorlar? Belki de kaçtıkça yakınlaşıyorlar. Evet, Sen ki, kaçtıkça yakınlaştığımızsın. Göklerin ve yerin nurusun, ışığımızsın. Dört bir yanımızsın. Bütün sınırlar senin, sınırları belirleyen çizgiler de senin. Kalbimde çoktandır unuttuğum, öldüğünü sandığım sevgin, bugün gözyaşımla dirilsin, izin ver. Mahşere bırakma bu dileği… Dirildiler işte. İçime attığım yeter artık sıkıntıları, kederleri. Uçurumlara, çiçekler ekmem yakışır mıydı? Ve boşluklarda ne aradım bilmem yıllar boyu. Ey yaşlı suç ortağı nefsim, ey zavallı kalbim. Ey sesi kısılmış duygularım. Yeter artık bir perde açın, bağışlayıcı ve affedici bir sesin sahibinin davetine doğru yürüyün, koşun artık. Kalbime düşen kurtlar, delik deşik ettiler o güzelim dünyamı, mahvettiler. Tam da hayatın bu anında yeniden yaşamak istesem, adeta bir çocuk gibi yeniden doğsam çok mudur istediğim Rabbim? Bahtına düştüm, kapına geldim. Lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharlarım, ağlayan dakikalarım, hüzünlü günlerim adına beni affet. Ben gibi olanları, o durumda bulunanları da affet. Yolumdan beni ayartmaya çalışanları da affet, bilmiyorlar. Ve onlara öyle bir lûtfet ki, hepsi ama hepsi Sen'in sonsuz rahmetinin kucağında bulsunlar bir gün kendilerini. Ve öyle şaşırsınlar, öyle bir çığlık koparsınlar ki, bir çığ olup üzerlerine düşsün rahmetin bembeyaz. Kefen gibi örtsün tüm günahlarını, yıkanmış, arınmış gibi. Kabul edilmiş katındaki ak pak tövbelerinle çıksınlar bu yığının, bu enkazın altından. Ah Ömer, Faruk Ömer, senin o mahzun içler yakan hatıranın hürmetine, duanın arasına bizimkini de alsan ne olur? Hani bir gündü ; "Hz Peygamber'i memnun ettin, Hz Ebubekir'i memnun ettin, sayısız insanı memnun ettin yaşadığın sürece. 'Sen ki Cennetin Firdevs'lerinde gezeceksin, ne mutlu sana' dediklerinde baştan aşağıya buz kesmiş, acı bir tebessümle bakmış ve demiştin ki; 'Keşke annemden doğduğum günkü gibi saf temiz bir çocuk olarak kalaydım. Bu dünyadan öyle gideydim. Başka hiçbir şey bu kadar memnun etmezdi beni' demiştin." Duana katılıyorum bütün zerrelerimle. Ne güzel bir arzuda bulunmuşsun. Tam sırası o duana, arzuna âmin demenin. Sen ki ey Ömer, bir bakışta tutuşup yanmıştın. O Sevgilinin bakışıydı seni tutuşturan, yakan. Olan oldu işte, bir anda sen mutluluk ağacının başında asırlar sonrasına gülümseyen bir meyve oluverdin. Şu an senin ağacının, uğruna yaşadığın hayatının meyvesini yiyoruz. Ey ruhum sahabe bunlar, yıldız insanlar. Takıl peşlerine onların, bul şaşırtmayan gerçeğin aydınlık yolunu. Arama, yok başka çıkar yol, başka kılavuz. Onlar ki ışığını kainatın sevgilisinden ve canlı güneşinden aldıkları için ebediyen parlayacaklardır. Yolunu kaybedenlere hep birer ümit ışığı olacaklardır. Ey kenar, kuytu köşelerde, karanlıklarda, yataklarda, oralarda, buralarda kıvranan ruhlar. Acziyetinizin, hiçliğinizin ve günahlarınızın gücüne inanın. Çünkü karadan aka geçmek bir adım bile değil. Dirilişi öldükten sonraya bırakmayalım. Ezdirmeyelim bu kadar ruhlarımızı. Kalbimiz dayanmaz böylesi ağır yüklere. Ben ki, yaşadığımı ve inandığımı yazmak istiyorum. Konum bütün insanlığın dramı. Bir doğum anında, içimizi dışımıza dökmek zamanında söylediklerimizi duyar da söyleyemediklerimizi bilmez mi Rabbim? Ah lekelenen melek vaktim, pembe beyaz baharım, ey kalbimin hazin sesleri. Adını, adın'ın yanındaki, o güzel adla yüceltmek istiyorum Rabbim. Kâinatın yaratıldığı andan beri ne varsa, aldığı nefes ve yaratılan bütün zerreler adedince sonsuza dek Sana hamdü senalar, o sevgili Resulüne selamlar, salavatlar olsun. Susan diller, dudaklar adına da… Kâinattaki gezegenler ve içlerindeki moleküller sayısınca, adının anılmadığı anlar adedince, her mekana şâmil, bir dua olsun Rabbim bu. Rahmetinin temsilcisi olan O zatın ve O'nun en büyük mucizesi Kur'an'ın ve O'nun dava ettiği davanın adına ve hürmetine, meleklerin onu taşıdığı, indirdiği anlardan sindirdiği yerlere kadar Resulüne salat-u selam olsun Allah(c.c.)'ım…. Ya Rabbi Sana hamdetmek, şükretmek ve o şükürler için de şükretmek ne güzel… Biliyorum kabul ediyorsun dualarımı. İnanıyorum ki varsın, beni duyuyorsun. Şu an da, adını anan müezzinin okuduğu ezanda da varsın, haksın. Bütün kâinata cennetten bir kapı aralıyorsun. Sadece davetine değil, rahmetine çağırıyorsun bütün insanları. Büyüklüğünü ilân ettiriyorsun küçücük dillerle.. Her yer kulak kesilmiş yeri göğü inletiyor o güzel sâdâlar. Bütün kalpler dalga dalga titriyor şu an. Rahatlayan ruhlarımız bir ümidi yakalar gibi. Kapımıza bu kadar yaklaşmışken rahmetin, bize de açmak kalıyor sadece. Allah(c.c.)'ım bu gücü de lûtfeyle. Kapında inleyen şu kulunun ruhunu da doğruların ruhunun yanında dinlendir. Rahmetin yar olunca her şey kolay. Yolculuk saati gelip çatmadan ruhumuzu temizleyecek olanları yakın et bize. İzbe köşelerde, karanlık odalarda kıvranan ruhlar adına güneşi görmeden, nurundan, rahmetinden habersiz şaşkın, kararsız tüm ruhlar adına, sevdir bize sevdiklerini… Sevginin ebedi mahkûmu olalım. Ebedi Cennetinde sonsuza dek sevdiklerimizle beraber bizi mutlu et, bizi bırakma. Ey Rabbim vakt erişince, toprağa katsan da bedenimizi, biz o karanlık sanılan alemde de söyleyeceğiz bu şarkıyı…Korkumuz yok karanlıklardan adınla, nurunla aydınlanınca her yanımız. Yaşasın bizim için yaşattığın ve varettiğin ümit. Yaşasın ebediyet, yaşasın bitmez tükenmez sevinç günlerimiz… Ey ruhum, söyle bu duayı, seviyorum Allah(c.c.)'ı. Yok Sen'den başka gidecek, yok Sen'den başka varılacak. Affet bu dünya sürgününde nefsine yenik düşenleri, bizleri affet. Dertli Yunus gibi, dudağımızda o sevgilinin adını anarak bizleri affet. "Arayı arayı bulsam izini İzinin tozuna sürsem yüzümü" Hangi günahı işlerse işlesin, hangi ağırlığın altında kalırsa kalsın nihayet bir kalp taşıyor herkes. Yeniden de bir başka insan yaratılmayacağına göre bu dünyanın imtihanında, yine ümit bizde. Yüz binlerce insanın hepsinin suçu, günahı sanki üzerimizde gibi bir ah çekip yansak. Bir ah ki yüz binlerce insanın yeniden affının ve dirilişinin sâdâsı olsa. Affet, binlerin, yüz binlerin uyanışı adına bizi affet. Söz veriyoruz, telafi edeceğiz bunca ziyanı. Elveda boş yıllar, elveda aldanış diyeceğiz. Allah(c.c.)'ım toprağın altına da girsem, yıldızlara da çıksam, bu dünyada milyon sene de yaşasam, Sen yoksan ben ne yapabilirim, nasıl yaşayabilirim ki? Senin olmadığın dünyalar yok olsun. Senden istemeyen dillerim kurusun sana açılmayan ellerim kurusun. Yıkılsın gitsin bedenim. Dağılsın toz olsun zerrelerim. Allah(c.c.)'ım öyle bir iman lûtfet ki Sana yok diyenler bile Sen'de varolsun. Seviyorum seni Allah(c.c.)'ım. Kalbimi, kalbimin sevdiklerini ve sevdiklerimle ebediyen beraber olmayı vaat ettiğin için seviyorum Sen'i. Seviniyorum. İnanıyorum Sana, güveniyorum hiç kimseye güvenmediğim kadar. Biz istemeden bizim için her şeyi yaratan Rabbim. Sen'den ayrı günlerim, anlarım azap oluyor. Neler neler yazmaktı niyetim ama yine rahmetine doğru çark etti kalemim. Alev alev yanan ruhumun, kızıl renginde tutuşan yüreğimin, kanlarından rengini almış gül gibi kızaran kalbimin senden tek bir duası var bugün. Kabul eder misin söyleyiversem izninle? Aşkınla yanan dudağımla fısıldıyorum ruhum ürpererek... Aç ki şu gözlerin önündeki perdeleri, göremeyenler görsünler bu güzellikleri. Hangi işte senin adın varsa işlediklerimiz güzelleşiyor. Sevgilinin, Peygamberimin adını anınca bilirim ki, dualarım yerde kalmaz sana yükselirler kat kat. Kabul et, lûtfet ne olur. Kulakların, kalplerin önündeki bütün kapıları, perdeleri ardına kadar aç. Dudaklar seni söylesin, şarkılar seni ansın, kalemler seni yazsın, ayaklar sana koşsun. Kalmasın bir kişi ki kıytı kuyularda Sana sevgisini, özlemini söyleyememiş. Bütün kırık kalpler, ümidini kesmişler adına, şeytanın ve nefsin tuzaklarına batmışlar adına, tövbe sularında yıka hepimizi, kalbimizi. Kalbimiz Sana emanet. Pişmanlığın ve tövbenin ve bütün bunların sonunda geçirdiğimiz ağır ameliyatın o ağır yaralarına rağmen tüm hastalıklarımızdan, kirlerimizden kurtar, arındır bizi. Rahmetinin ruha derman ilâcıyla. Allah(c.c.)'ım günahları işleyen bizleriz, dönmemizi bekleyen sensin, cennetini istiyoruz. Çok mu? Yüzümüz yok mu? Madem Cennetini onu isteyene vereceksin aç kapısını ardına kadar, aç. Bozduğumuz tövbeler, yaptığımız tüm yanlışlar için bir kere daha Sana, yalnızca Sana tövbeler olsun. Tövbelerimizin affını ve kabulünü vaat ettiğin için de hamdüsenalar olsun. Biz ki, bu dünya çölünün garip yolcularıyız. Bu günah dolu, ağır yükle bu vadiler, bu yollar aşılır mı hiç? Sonsuz yolculuğa aşkına güvenerek, bir gönüle girerek, seni seven gönüllere girerek, güçlenip hep beraber kanat çırpmak istiyoruz katına. Dikenlerin bile gülün yanında kıymet kazandığı bir dünyada o Sevgilinden başka sığınacak gülümüz, Sen'den başka Rabbimiz yok. Sana ibadeti, Sana duayı terk etmiyoruz ama bunlara da asla güvenmiyoruz. Nedeni belli. Şeytan da çok ileri gitmişti ibadette ama ona bir faydası olmamıştı. Dostluğunu yar eyle, sevdiklerinin yolundan ayırma bizi. Çok şükür dualarımız kabul edildi gibi… Kalbim sükun ve huzur dolu… Bütün bunları yaşamak için gelinseydi bile bu dünyaya değerdi Allah(c.c.)'ım. Ey kapalı kapıların ardındaki duygular, gözler, kulaklar, kalpler, ayaklar…Aralanın, ayaklanın… Haydi ey insanlar, kalkın artık. Hoş günler geliyor; kış geçti, bahar bitti, şimdi yaz başladı. Şaşkın ruhumuzu nefsin şehvet rüzgârları kollarına almadan ve sarmadan, kalbimizi onun sahibine emanet edelim. Kalkın ey ruhlar, kalkın. Öyle bir kalkın ki yataklarınızdan, öylesine açın ki kapıları ümidiniz coşsun. Sevginiz başka yürekleri de tutuştursun. Evet, bu karanlıklardan aydınlıkları çıkarmak için kalkın, uyanın. "Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla ışığından hiçbir şey kaybetmez" diyor Mevlana. Ey gönül ölmedinse uyan, yeter artık. Sana kapalı görünen kapıları aç artık. Göğün

Dua Vakti





Yâ Rabbi! Dile getirdiğimiz her türlü eşsiz hamd ve sena ancak Sana mahsusdur. Bütün salat ü selamlar; rahmet ve selametlikler, iki cihan güneşi, baslarımızın tacı Rahmeten lil'âlemin, ResûI-i Ekrem ve Nebiyy-i Muhterem Seyyidina-Ebe'l-Kaasım Muhammed Mustafa sallAllahü aleyhi ve sellem Efendimiz ve O'nun bütün âl ve ashabına olsun. "0l! emriyle; bilinen ve bilinmeyen, görünen ve görünmeyen sayısız alemleri yaratan; "Yok 0l!" emriyle de, her şeyi bir anda yok etme gücüne sahib olan, alemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Yüce Allah'ım! "Bana dua edin, duanızı kabul edeyim" buyurdun. Biz de; huzuruna geldik, boynumuzu büktük, ellerimizi Sana açtık. Seni Rahim, Gafur biliyoruz. Rahmet ve Gufran ism-i şerifinle tecelli eyle, ellerimizi boş döndürme Yâ Rabbi! Kur'an-ı Kerim'in bereketi ile ve alemlere rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamberimizin hürmeti ile bizleri af eyle, ey Kerim; bizleri affet yâ Rahim. Allah'ım! Bizleri Kur'an-ı Kerim'in zineti ile süsle. O'nun kerameti ile mükerrem eyle ve şerefiyle şereflendir. Yâ Rabbi! Okuduğumuz Kelime-i hatmi şerfilerini,Yasin-i şeriflerini ve Kur'anı kerim hatm-i şerifLerini dergah-i ulûhiyyetinde kabul eyle. Kur'an-ı Kerim'in her harfi için bizlere sevap yaz. Okurken yaptığımız hataları bağışla, tam ve mükemmel okumuş gibi kabul buyur. Kur'an-ı Kerim'i kalblerimize nur eyle, Cennet yolumuzu aydınlat. Yâ Rabbi! Biz, ancak Sana ibadet ve yalnız Sana kulluk ederiz. Ancak, Senin için namaz kılar ve yalnız Sana secde ederiz. Yalnız sana yalvarır, ancak Sana koşar ve Sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. ibadetlerimizi sevinçle ve arzu ile yaparız. Yasak ettiklerini yapmaz ve azabından korkarız. Sen'den, bizlere rahmet ve ihsanının bol olmasını dileriz yâ Rahim. Allah'ım! Bizlerden eksiksiz ibadet ve tâat bekliyorsun. Bunlara, ancak Senin sonsuz yardımınla sahip olabiliriz. Öyle ise; bize, Senin hoşnutluğunu kazandıracak, kusursuz ibadet ve tâatde bulunma imkanını bahşeyle! Allah'ım! Vermiş olduğun nimetlerin elimizden çıkmasından, sağlık ve dirliğimizin bozulmasından, beklenmedik felaketlerden ve gazabının her türlüsünden ancak Sana sığınırız. Biz, aciz kullarının dualarını kabul eyle yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Bizleri, Kur'ân'ın hidayeti ile yola getir. Onun faziletiyle derecelerimizi yükselt. Kur'an-ı Kerim'in tilavetiyle günahlarımızı affet. Ey bağışlaması ve ihsanı sonsuz olan Allah'ım! Ayıplarımızı ört, kalplerimizi pak eyle; hastalarımıza şifa; dertlilerimize deva, borçlarımızı ödemek imkanı ver. Din ve dünya işlerimizi islah eyle Yâ Rabbi! Ey yerleri ve gökleri yaratan, gizli ve açık her şeyi hakkıyla bilen ve bütün varlıkların biricik sahibi olan Allah'ım! Gerçek bilir ve bildiririz ki, Sen'den başka Allah yoktur. Bizleri nefsimizin çılgın istek ve arzularından muhafaza eyle. Şeytan'ın bozguncu telkinlerinden Sana sığınırız. Allah'ım! Gönlümüzü, bütün azalarımızı sönmez, sonsuz nurunla aydınlat. Yâ Rabbi! Bize, küfre açık kapı bırakmayan eksiksiz bir iman nasip eyle. Allah'ım! Bizi, yolunu şaşıran ve saşırıtanlardan değil, hidayete eren ve hidayete eriştiren kullarından eyle. Yâ Rabbi! Görüşümüz kıt, gücümüz çok az; bu yüzden rahmetine ta'rifsiz derecede muhtacız. Ey her şeye Kadir, gönüllere şifa veren Allah'ım! Sen'den rahmetini dileriz. Duâmızı kabul eyle. Yâ Rabbi! Maksadımız Sen'sin. Biz her isimizde Seni, her şeyde Seni kasd ederiz. Yalnız Seni isteriz. Bütün isteğimiz de, Senin bizden razı olmandır. Bizi, sevgili kullarından eyle Allah'ım! Yâ Rabbi! Bizleri, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında hemen pişman olup Sen'den afv dileyen seçkin kullarından eyle. Allah'ım! Bilerek veya bilmeyerek işlediğimiz bütün günahlarımızı bağışla, çok bol olan rahmetini bizlerden esirgeme. Yâ Rabbi! Bütün işlerimizin sonunu hayr eyle; dünyada rezil olmaktan, Ahiret'te de azabından muhafaza eyle. Ya Rabbi ! Sen Dualarımızı kabul etmeyecek olsan bizlere dua edecek gücü vermezdin,Sen dualarımızı kabul eyle kullarına yapılan haksızlıklara vesile olanlara hidayet nasip eyle Bizi geri çevirme AllahIM Tek sığıngacımız sensin AllahIM Müslümanlar üzerinde oynanan oyunları boz AllahIM Zalimleri Helak Eyle AllahIm Filistinde,Irakda afganistanda,keşmirde,çeçenistanda ve dünyanın dört bir tarafındaki müslüman kardeşlerimize yardım et AllahIM İsraili ve Amerikayı kahreyle AllahIM işbirlikçilerini destekçilerini zalimlerin yanında olanları helak eyle AllahIM YA RABBİ DUALARIYLE BİZLERE GÖNÜLDEN İŞTİRAK EDEN ANCAK ŞUAN BURDA OLMAYAN KIYMETLİ KARDEŞLERİMİZİN ABİLERİMİZİN ABLALARIMIZINDA GUNAHLARI BAĞIŞLA,ONLARIN VE SEVDİKLERİNİNDE YARDIMCISI OL AllahIM.. İLİM TAHSİL EDEN VE GAYRET SARF EDEN DEĞERLİ KARDEŞLERİMİZE ZİHİN AÇIKLIĞI VER AllahIM ONLARIN İŞLERİNİ KOLAYLAŞTIR DEVLETE MİLLETE VE İSLAMA HAYIRLI İLMİ İLE AMEL EDEN KULLARINDAN EYLE AllahIM VEFAT EDEN YAKINLARIMIZA RAHMET EYLE.. ANNE BABA HASRETİ ÇEKEN GURBET HAYATI YAŞAYAN DOSTLARIMIZINDA BİR AN EVEL VUSLATA ERMELERİNİ NASİP EYLE YA ŞAFİİ YA ŞAFİİ HASTA YAKINLARIMIZA ŞİFA EYLE RAHMAN VE RAHİM OLAN AllahIM SEN BİZLERİ ESİRGE VE BAĞIŞLA DEVLETİMİZİ VE MİLLETİMİZİ HER TÜRLÜ KAZADAN BELADAN MUSİBETLERDE MUHAZAFA EYLE YA RABBİ SEN BİZİ ŞAŞIRTMA YA RABBİ SEN BİZİ ŞAŞIRTMA YA RABBİ SEN BİZİ SAMİMİYETSİZLİKDEN MUHAFAZA EYLE BİZİ SENDEN ALI KOYMA EFENDİMİZE LAYIK ÜMMET SANA LAYIK KULLARDAN EYLE GENÇLİĞİMİZİ MUHAFAZA EYLE BENLİĞİMİZİ MUHAFAZA EYLE GELECEĞİMİZİ MUHAFAZA EYLE GEÇMİŞİMİZİ AF EYLE ANAMIZI BABAMIZI MUHAFAZA EYLE KARDEŞLERİMİZİ MUHAFAZA EYLE AKRABALARIMIZI MUHAFAZA EYLE DOSTLARIMIZI VE ARKADAŞLARIMIZI MUHAFAZA EYLE İLMİMİZİ MUHAFAZA EYLE İLMİ İLE AMEL EDENLERDEN EYLE BİZİ BİZE KIRDIRMA AllahIM YA RABBİ. EVİMİZİ NURLANDIR YATAĞIMIZI NURLANDIR GÖNLÜMÜZÜ NURLANDIR GÖZÜMÜZÜ NURLANDIR EŞİMİZİ NURLANDIR İŞİMİZİ NURLANDIR KALBİMİZİ NURLANDIR SAĞIMIZI NURLANDIR SOLUMUZU NURLANDIR YA RABBİ ÖNÜMÜZDEKİ YENİ YILLIN ÜMMET-İ MUHAMMEDE HAYIRLAR GETİRMESİNİ NASİP EYLE.. KAZALARDAN BELALARDAN BvİZLERİ VE YAKINLARIMIZI MUHAFAZA EYLE.. BİZLERİ ŞUURLU MÜSLÜMANLARDAN EYLE.. AMİN AMİN AMİN Daha değişik dualar için TIKLAYINIZ.

Besmele( Bismillahirrahmenirrahim )

Bismillâhirrahmânirrahîm

        BESMELE = Bismillâhirrahmânirrahîm
  Bişr-i Hafi. Evliyânın büyüklerinden. Genç. Günah çukuruna düşmüş yuvarlanıyor yuvarlandıkça batıyor… Bir gün Gecesini içki masalarında sabahladığı bir gecenin günü. Sarrhoş. Evinin yolunu tutturmuş, gidiyor, gitmeye çalışıyor. Yürüyor. O da ne? Bir kağıt, üstünde Besmele yazılı bir kağıt. İçi cız ediyor. Eğiliyor. Çamurların içinden Besmele yazılı kağıdı alıyor. Hiç Allah’ın ismi yerde olur mu, çamurlar içinde olur mu, bin bir düşünce bin bir ah ediş. Kağıdı öpüyor, çamurlarını siliyor, temizliyor, evine götürüyor, güzel kokulare sürüyor ve evinin en güzel yerine asıyor.

   O gece âlim bir zât bir rüyâ görür. Rüyâda,” Git, Bişr’e söyle! İsmimi temizlediği gibi onu temizlerim. İsmimi büyük tuttuğu gibi büyültürüm. İsmimi güzel kokulu yaptığı gibi, onu güzel ederim. İzzetime yemin ederim ki, onun ismini dünyada ve âhirette temiz ve güzel eylerim” denildi. Bu rüyâ, üç defa tekrar etti. Rüyâ gören kimse, sabah olunca, Bişr-i Hafi’yi arayıp meyhanede buldu. Mühim haberim var diye içeriden çağırdı. Bişr geldiğinde, gelen zâta dedi ki: -Kimden haber vereceksin? -Sana Allahü teâlâdan haber vereceğim. Bunu duyan Bişr, ağlamaya başladı ve sordu: -Bana kızıyor mu, şiddetli azap mı yapacak? Rüyâyı sonunap kadar dinleyince arkadaşlarına dönüp şöyle söyledi: -Ey arkadaşlarım! Beni çağırdılar, bundan sonra bir daha beni buralarda göremiyeceksiniz.

   O zâtın yanında hemen tövbe etti. Bu anda ayağında ayakkabı bulunmadığı için, hiç ayakkabı giymedi. Sebebini soranlara,”Söz verdiğim zaman yalınayaktım, şimdi giymeğe hayâ ederim” derdi. Ayakkabı giymediği için kendisine ”Hafi” (yalınayak)denilmiştir.

  ’Bismillâhirrahmânirrahîm’ Anlamı: Rahman ve Rahim olan ALLAH’ın adı ile

   Rahman: İyi olsun kötü olsun, mümin olsun, kafir olsun, ayrım yapmadan, dünyada nimetini herkese veren ALLAH demektir.

   Rahim: Ahiretde nimetlerini sadece müminlere veren manasındadır!

   Not: Peygamber Efendimizin bir sünnetide, su’yu oturarak 3 yudumda, her yudumunda besmele ile başlayıp, elhamdülillah diyerek içmesidir… Eğer suyunuzu bu şekilde içerseniz, ve her işinize BESMELE ( ALLAH’ın adı ) ile başlarsanız farkı görecekseniz…

25 Ekim 2014 Cumartesi

Dini Egitimde Kiliseler Soz Sahibi

   Almanya; Anayasaya göre, din dersi kamu okullarında okutulan düzenli derslerden biri ve sınıf geçmeye etkisi var.Devlet tüm giderlerini karşılamak durumunda.Din dersine katılmayan öğrenciler ahlak dersi almak durumunda. ana okullarının büyük bölümü kiliselere bağlı.

   AVUSTURYA: Din veya ahlak dersi zorunlu.Dini cemaatlerin atadığı görevlilerce verilen derslerin ücretini devlet ödüyor.

   BELÇİKA: Öğrenci haftada en az iki saat olmak üzere din yada ahlak(moral) dersini seçmek zorunda.Din derslerin programlarını ilgili dinin temsilcileri, ahlak dersinin proğramını ise Eğitim Bakanlığı yapıyor.

   DANİMARKA: Din dersi ilk öğretim okullarının 1-9. sınıflarında"Hıristiyanlık Bilgisi" ,10. sınıfta ve liselerde "Din Bilgisi" adı altında ok:utuluyor.

   FRANSA: Kilise okulları devlet yardımı alırken, kiliseler dini kurslar düzenliyor.

   HOLLANDA. Dini kurumlar özel okul açmış,Müslümanlarında okulları mevcut.Haftada iki saat dindersi zorunlu.Devlet okullarında din dersleri seçmeli ve mezhebe göre veriliyor.

   FİNLANDİYA: Öğrenci din dersi veya ahlak "etik" derslerinden birini seçmek zorunda.

   İNGİLTERE:Din dersleri devlet okullarında düzenli dersler arasında yer alıyor. Okullarda güne toplu dua ile başlamak yasal emir.İsterlerse çocukları muaf tutabiliyorlar.

   İSPANYA: Devlet okulları din dersi vermek zorunda.İstemeyenler ahlak ve din kültürü dersi okuyor.Meshebe dayalı olan din derslerinin proğramlarını ilgili kilise yapıyor.

   İSVEÇ:Devlet okullarında haftada iki saat "Din Bilgisi" dersi zorunlu olarak okutuluyor.Her dinle ilgili bilgiler kendi mensupları "öğretmenleri" tarafından sırayla öğretiliyor.

   İTALYA: Din dersi mecburi.Dersleri kontrol etmek ve öğretmen atamak"Katolik Kilisesi"nin elinde.

   NORVEÇ: "Hıristiyan kültürü ve din veahlak eğitimi" dersi tüm öğrencilere zorunlu.

   YUNANİSTAN:Ortodoks meshebi ağırlıklı din eğitimi ana okullarında başlıyor.Din zorunlu derslerin arasında.Müslüman okullarında da İslam din dersleri okutuluyor.

iz.

</p>
<p><a href="<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/468x60.jpg"></a>

Kurban Ve Kurbanlik







Kurban'ın Vacip Olmasının Şartları Kurban nisabı: Asli ve zaruri ihtiyaçlardan başka,fitre vacip olacak kadar malı veya parasıolan, hür ve mukim "yolcu olmayan" erkek ve kadın Müslümana kurban kesmek vaciptir.Bu malın zekat nisabımda olduğu gibi alış veriş ile artabilecek mal olması ve üzerinden bir sene geçmesi şart değildir. Asli ve zaruri ihtiyaçlar şunlardır; Evi, evinin eşyasının kafi miktarında olması, bineceği"arabası" üç türlü giyeceği yani iş elbisesi, günlük giydiği elbise, bayram ve benzeri günlere mahsus elbise, kendisinin ve nafakası kendi üzerine vacip olanların bir aylık nafakalarıdır.Bundan fazla olarak 80,18 gr altın ve bu kıymette başka bir şeye sahip olan kimselere sadaka-ı fıtır vermek ve kurban günlerinde kurban kesmesi vaciptir. Bayram'ın 1-2-3.günlerin sonunda "akşam vaktine kadar" zengin olan kimsenin derhal kurban kesmesi vacip olur."kadıhan" Hür,mukim ve nisaba malik müslümanın küçük çocukları için kurban kesmesi müstehaptır.Zahiru'rrivaye de böyledir.Fetva buna göredir.İmam Hasan'ın Ebu Hanif'den rivayete göre kişinin küçük çocuğu ve babası olmayan torunları için kurban kesmesi vaciptir.İmam Kuduri, İmam hasan'ın bu rivayetini tercih etmiştir. Misafir eğer mukim iken kurban alıp vaktin sonundan evvel "yani bayramın3. günü güneş batmadan önce" sefere çıktığı takdirde; Zengin ise kurbanı satması caiz olur fakir ise kurban kesmek üzere bir hayvanı alması sebebiyle üzerine vacip olduğu için satması caiz olmaz. İmam'ı Azam ve Ebu Yusuf Hazretlerine göre kurban kesmekle mükellef olmak için akıllı ve bağliğ "ergen" olmak şart değildir..Delinin ve henüz bağliğ olmamış çocuğun mallarından, babaları veya vasileri kurban keser ve onlara yedirirler.Yediklerinden artanı bunlar için "elbise gibi" kendisi ile faydalanılan bir şey ile değiştirebilirler. KURBANIN FAZİLETİ Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurdularki; "Allah katında günlerin en muazzamı Kurban Bayramı Günüdür." "Kurban kesiniz ve ona iyi muamele ediniz.Çünkü bir kimse kurbanını alır, onunla kıbleye dönerse kıyamet gününde o kurbanın kanı ve tüyü onu koruyan iki kale olur.Muhakkaksuretle kurbanın kanı Hz Allah'ın muhafazasında topraga düşer.Azıcık bir infak "Allah rızası için harcama" sebebiyle çok mükafata nail olursunuz." Kim kurban bayramı gününde kesmek için kurbanına yaklaşırsa

Peygamberlerin Dualari

   

   Hz. Adem

   Hz. Adem ve Havva dünyaya gönderilince hatalarından dolayı çok gözyaşı dökerek “ Ey Rabbimiz, biz nefsimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve merhamet etmezsen şüphesiz hüsrana düşenlerden oluruz. (A’raf 7/23)

   Hz. Nuh:

  Hz. Nuh’a uzun zaman zarfında pek az kişi tabi olması karşısında “Ya Rabbi mağlup düştüm bana yardım et “diyerek Allah’a yalvarır.(Kamer sh.10). Hz. Nuh’a gemiye yerleştiklerinde şöyle dua etmesi emredilir.”Bizi zalim kavminden kurtaran Allah’a hamdolsun. Ya rabbi, beni bereketli bir yere indir. Sen hayrul Muzazilinsin.(Mü’minun 23/28-29).Zalimlerin helakından sonra Hz. Nuh “Ya Rabbi!, şüphesiz (boğulmuş olan) oğlumda ailemdendir. Senin vaadin ise elbette haktır, sen hakimler hakimisin.

   Hz. İbrahim

   Hz. İbrahim “Ya Rabbi bana hikmet ver ve beni salih kullarından ilhak et. Sonra gelenler içinde bana lisanı sıdk (hayırla anılmak) nasib et. Beni; daim cennetinin varislerinden kıl. Babamı da bağışla .Çünkü o sapıtanlardandır. İnsanların diriltilecekleri günde beni mahcup etme. Öyle bir gün ki, o günde ne mal bir fayda verir ne de oğullar. Ancak kim selim bir kalple Allah’ın huzuruna gelse (o kurtulur). Şuara (26/83-89)

   Hz. Lut

   Hz. Lut ‘un kavmi günahda ısrar edince “Ya Rabbi, beni ve ehlimi onların yaptıklarından kurtar. Şuara 26/169.Ve kavmi azabı getir de görelim deyince; Ya Rabbi bozguncu kavme karşı bana yardım et.”dedi. Ankebut(29/30) Hz.
   Eyyub

   Ya Rabbi zarar bana dokundu ve sen Erhamer’rahiminsin (Enbiya 21/83) Kuran’daki diğer bir dua da” Ya Rabbi şeytan beni zorluk ve azaba uğrattı.(sad 38/41). Hz. Yusuf: 
  Hz. Yusuf

   zindana atılmak veya Züleyha’nın dediğini yapmakla karşı karşıya kalınca “Ya Rabbi; zindan benim için onların davet ettiğinden daha sevimlidir. Eğer bu kadınların hilesini benden çevirmezsen onlara meyleder ve cahillerden olurum.(Yusuf 12/33).Hz. Yusuf rüya misal dünya saltanatına bedel gerçek saadetin olduğu beka alemini ister. Ve Ya Rabbi: bana saltanatla bir nasip verdin ve rüya tabirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan; sen dünya ve ahirette benim velimsin. Beni müslüman olarak vefat ettir ve salihlere ilhak eyle.(Yusuf 12/101)

    Hz. Şuayb:

    Bu peygamberin kavmi ona tabi olanları tehdit edip derler: “Ya bizim yolumuza dönersin ya da sizi bu beldeden çıkaracağız”.

    Hz. Şuayb

   şöyle dua eder: “Ya Rabbena bizim ile kavmimiz arasını hak ile aç sen hayrul fatihinsin.” (Araf 7/89)

  Hz. Musa

  Cenab-ı Hakk Musa (a. s)’a firavuna gidip tebliğde bulunmasını Beni İsrail’i kurtarmasını ister. Orada Hz. Musa şu meşhur duasını yapar: “Ya Rabbi kalbime inşirah ver, işimi kolaylaştır, dilimdeki düğümü aç, ta ki sözlerimi anlasınlar. Bana ehlimden kardeşim Harun’u yardımcı kıl onunla sırtımı kuvvetlendir. Onu işimde bana ortak kıl. Ta ki sana çokça tesbih edelim ve seni çokça analım. Şüphesiz sen bizi görmektesin.

    Hz. Süleyman:

   “Ya Rabbi beni bağışla ve benden sonra kimseye nasip olmayacak bir saltanat ver. Şüphesiz sen Vehhab’sın .(Sad 38/35) Hz. Süleyman’ın diğer duası: “Ya Rabbi bana anneme ve babama ihsan ettiğin nimetine şükretmemi ve razı olacağın ameller yapmamı nasip et rahmetinle beni salih kulların arasına kat.(Neml 27/19)

   Hz. Yunus

   Bu yüce Nebi balığın karnında şöyle yalvarır: “Ya Rabbi senden başka ilah yoktur. Seni tenzih ederim, muhakkak ben zalimlerden olurum .(Enbiya 21/87)

   Hz. Zekeriyya:

   “Ya Rabbi; kemiğim zayıflayıp gevşediği baş bembeyaz alev gibi tutuştu, sana dua etmekle de Ey Rabbim hiç bir zaman mahrum olmadım, Ya Rabbi gerçekten ben arkamdan yerime geçecekler hususunda korkmaktayım, karım da kısır onun için bana yardımcı ihsan buyur; bana varis olsun Yakup ailesine varis olsun ve onu ey Rabbim rızana kavuştur.(Meryem 19/ 4-6)

   Hz. İsa

   Havarilerin gökten sofra istemelerine karşı Hz. Mesih şöyle dua eder; “Ya Rabbena bize semadan evvelimiz ve ahirimiz için bir bayram ve senden mucize olarak bir sofra indir. Bizi rızıklandır, Sen hayru-r razıkınsın.(Maide 5/114)

  Hz. Muhammed:

    “-De ki: Ey mülkün sahibi olan Allah’ım, dilediğine mülk verir, dilediğinden çeker alırsın, diledi Kur’an-ı Kerim de Peygamberimiz(s. a. v)’in ve pek çok duaları zikredilmiştir. Bu duaların hemen hepsi -kul- yani “deki” ifadesi ile başlamaktadır.ğini aziz eder, dilediğin, zelil kılarsın. Bütün hayır senin elindedir. Çünkü sen her şeye kadirsin, geceyi gündüze sokar, gündüzü geceye dahil edersin, ölüden diri, diriden ölü çıkarırsın ve dilediğine hesapsız rızık verirsin.” (Al-I İmran 3/26-27)

   -Bir iş veya yere sıdk ile girmek ve çıkmak için de ki; “Ya Rabbi sıdk ile beni girdir ve çıkar.